Psikososyal Kavramı
‘Psikososyal’ kavramı sosyal sistem geçişlerinde, aynı zamanda iki farklı düzeyde temel bir değişim ile uğraştığımız gerçeğine dikkatimizi çekmektedir.
Bu düzeylerin her birinde değişimin yer aldığı prensipler oldukça farklıdır.
Bir düzeyde ürünler ve servisler, teknolojiler, kurumsal yapılar, kültür, kurallar ve prosedürler gibi insanların gündelik ve iş yaşamını dolduran, etrafındaki ‘dış’ gerçeklikler, ‘sosyal’ faktörler yer almaktadır. Bunlar doğası gereği teknik, ekonomik, sosyolojik, hukuki ya da çevresel olabilen presiplere gore çalışırlar.
Bir diğer düzeyde de inançlar ve değerler, umutlar, kaygılar ve savunma mekanizmaları; aynı insanların dış gerçeklikleri nasıl algıladıklarını ve bu gerçekliklere göre eylemlerini nasıl şekillendirdiklerini belirleyen fikirler ve düşünme biçimleri gibi, ‘psiko’ faktörler yer almaktadır.
Bunlar insanların zihninde yer alan öznel deneyimin olgularıdır. Bu olgular psikolojinin, özellikle de psikanaliz ve sosyal biliş alanlarının prensiplerine gore çalışmaktadırlar.
İnsanların iç ve dış dünyaları, bu iki düzey, sürekli etkileşim halindedir. İnsanların zihninde neler olduğu etraflarında neler olduğunun kısmi bir cevabıyken, aynı zamanda eyleme geçmelerinin nedenini de oluşturmaktadır. Insanların fikirleri ve düşünme biçimleri çevrelerinde değişim oluşturmaya yönelik harekete geçme şeklini de etkilemektedir.
(‘The Transitional Approach to Change’ Karnac (2001) Ed Gilles Amado.’dan bir alıntı.)
Hipotez
Tartışmak amacıyla kabul edilen bir önerme; teori, anlaşılmamış bir şeyle başa çıkabilmek için oluşturulmuş şey.
Dinleme İstasyonu Sürecini Teori ile İlişkilendirme
Bölüm 1.‘İçsel’ materyalin o esnada ortaya çıkmasındansa, çalışmanın bu aşamasında paylaşılanların, insanların gündelik yaşamında yer alan ‘sosyal’ ya da yaşantının ‘dışsal’ düzeyi ile ilişkilendirilmesi öngörülmektedir.
Bölüm 3. Bu aşamada, zihinlerimizde nelerin olup bittiği analiz edilerek ve hipotez oluşturularak Bölüm 1’in içeriği anlaşılmaya çalışılmaktadır. Hipotez oluşturmak, teorize etmek demek ve zihnimizde olanların, ‘kaygıların ve savunma mekanizmalarının’ etrafımızda olup bitenlere karşı bir tepki olduğunu kabul etmemiz demektir.