
Muzaffer Mustafa
Kurucu
Bulgaristan’ın Güney-Doğusunda Rodop dağlarının eteklerinde bulunan, içinden nehir geçen bir kentin sınırında olan dağ köyünde, Türk bir ailenin çocuğu olarak doğdum.
1989 yılında Doğu Blok’unun çökmesiyle, ailemle birlikte Türkiye’ye göç ettik.
‘Toprak ile nehir, köy ile kent, farklı kültür, din ve dil sınırları arasında ne olduğunu yaşayarak, oynayarak, takdir ederek anlama çabam ve bu erken yaşam deneyimlerim, yaşamım boyunca düşünce ve eylemlerimi etkilemiştir. Ara yüzlerle çalışmayı çok sevdim. Bunların yaratıcı, büyüleyici aynı zamanda da öngörülemez olduklarını anladım. Ne mutlu ‘İnsan’ım, ‘Arada Olanım’ diyene!

Muzaffer Mustafa
Kurucu
Bulgaristan’ın Güney-Doğusunda Rodop dağlarının eteklerinde bulunan, içinden nehir geçen bir kentin sınırında olan dağ köyünde, Türk bir ailenin çocuğu olarak doğdum.
1989 yılında Doğu Blok’unun çökmesiyle, ailemle birlikte Türkiye’ye göç ettik.
‘Toprak ile nehir, köy ile kent, farklı kültür, din ve dil sınırları arasında ne olduğunu yaşayarak, oynayarak, takdir ederek anlama çabam ve bu erken yaşam deneyimlerim, yaşamım boyunca düşünce ve eylemlerimi etkilemiştir. Ara yüzlerle çalışmayı çok sevdim. Bunların yaratıcı, büyüleyici aynı zamanda da öngörülemez olduklarını anladım. Ne mutlu İnsan’ım, ‘Arada Olanım’ diyene!
Mesleki deneyimimde her zaman bireylerin, grupların ve kuruluşların gelişimi ile ilgilendim. 15 yıldan fazla farklı ülkelerde ve kentlerde, dönem dönem yaşadığım ve çalıştığım süreler boyunca kültürler arası farklılıklar, yenilikçilik, sosyal değişim, yaratıcılık konusunda önemli bir deneyime sahip oldum.
Sosyolojik ve antropolojik geçmişimin yanı sıra çok kültürlü ve çok dilli ekiplerle ve topluluklarla yaptığım çalışmalardan ve yurt dışında yaşama deneyimlerinden, ‘normal’ davranışlarımızı, alışkanlıklarımızı, çalışma şekillerimizi ve düşünme biçimlerimizi gözden geçirme ihtiyacı ile karşı karşıya olduğumuzu; bu deneyimlerin yeni enerjilerin, anlamların ve motivasyonların keşfedilmesine fırsat tanıyacağını öğrendim.
Kariyerimin başında birkaç yıl Berlin-Almanya, Viyana-Avusturya, Bratislava-Slovakya’da ve Yunanistan, Bulgaristan ve Türkiye’de sınır kentlerini de dahil eden ‘Kültürel hareketlilik biçimleri, kimlik ve göç’ konulu Avrupa Birliği Kültürel Araştırma Fonları tarafından desteklenen sınır ötesi araştırma ve işbirliği projelerinde klinik yönelimli sosyolog, kültürlerarası eylem araştırmacısı, danışman ve ülke koordinatörü olarak çalıştım. TBMM’de parlamenter ve liderlik danışmanı, farklı ülkelerde ve üniversitelerde yarı zamanlı öğretim üyesi olarak da rol aldığım dönemlerdeki deneyimlerimden duygularımızın, yaşantılarımızın, beklentilerimizin, korkularımızın ve kırılganlıklarımızın çalışma ilişkilerimizi ne kadar etkilediğini gördüm.
Bu deneyimler bende paylaşılan psikolojik serüvenlerin, sosyal travmaların, gruplar arası ilişkileri nasıl etkilediğini, büyük grup kimliklerimizin etkisinin ne olduğunu, ‘önyargıları’ nasıl deneyimlediğimizi, ‘ötekiler’ hakkındaki duygularımızı bizden sonraki nesillere nasıl aktardığımızı anlamaya dair süregiden merakımın gelişmesine; etnik, milli, dini, ideolojik karşıt gruplar arasında barışçıl bir birlikteliğin oluşmasında duyguların yerinin ne olduğuna dair sorularımın oluşmasına, ilgilerimin gelişmesine ve kariyer dinamiklerimin evrilmesine yardımcı oldu.
İnsanların ve sistemlerin değişimine, dönüşümüne tanıklık etme ayrıcalığına sahip oldum. Kendimi tutkuyla, sistem değişiminin bir aracı olarak gerçek, sürekli değişimin doğduğu yer olarak da bilinen ‘ duygu alanları’ ile bağ kurmalarını sağlamaya yönelik, insan düzeyinde çalışmalar yapmaya adadım.
Sistemler insanlara yakından bağlıdır. İnsanlar değişmezse sistemler değişmez. Sistemler, insanlar değiştiğinde; insanlar da birşeyler ‘hissettiklerinde’ değişirler. Değişen insanlar sistemleri değiştirir.
Asıl sorum, ‘ Sistemlerin değişim sürecindeki “korkuyu” ortadan kaldırmasına nasıl yardımcı olabiliriz?’ oldu.
Çalışma Alanlarım
Yaygın olarak kamu, özel ve üçüncü sektör kurumlarında sosyoanaliz, yansıtıcı uygulamalar, deneyimsel öğrenme, katılımcı eylem araştırması, travma ve sosyal dayanıklılık bilgisine dayalı grup süreçlerinin potansiyel ve gücünü kullanarak bireysel, kurumsal ve toplumsal değişim arasındaki ara yüzlerle çalıştım.
Travmatik stres danışmanlığı, eğitimi ve program geliştirme konusunda uzmanlaşmış danışmanım.
Klinik travma uzmanı olarak çocuklara, gençlere, yetişkinlere yönelik travma değerlendirmesi yapmakta, kanıta dayalı uygulamalar ve programlardan yararlanarak travma bilgili dayanıklılık odaklı müdahaleler geliştirmekteyim.
Çocuk ve yetişkinlerle zihinbeden sağlığı, aileler, evlat edinen aileler ve bireylerle travmatik stres danışmanlığı ve eğitim programları; kamu ve özel okul sistemleri, kurumlarda yürütme ekipleri, sosyal ve eğitim politika uygulayıcıları başta olmak üzere, çalışma yaşamında travmatik stres düzenlemesi, travma bilgisine dayalı liderlik alanında danışmanlık ve koçluk hizmeti geliştirmekte; travma terapisti, vaka yöneticisi ve eğitmen olarak hizmetler vermekteyim.
Mantram
‘İyi tefekkür edilmiş her nesne, içimizde yeni bir algı organı açar.’
Goethe
‘Değişim yaratanlar olarak eylemlerimizin başarısı, ne yaptığımıza veya nasıl yaptığımıza değil, faaliyet gösterdiğimiz içsel alana bağlıdır.’
Otto Schramer
‘Dostumun canı, canların neşv-ü nema bulması benim canımı güzelleştiriyorsa canlarımız birbirine bağlı mıdır? Gönül can evinde oturur. Can evim ise, keşfedilmeyi bekler.’
Ahmet İnam
‘Aşk, ten ve canın katkısıyla güzellik içinde doğurmadır.’
Mantinealı Diotima
‘İlim ilim bilmektir,
İlim kendin bilmektir,
Sen kendini bilmezsen,
Ya nice okumaktır.’
Yunus Emre